19 Ara 2011

Defter Deyip Geçme!

Efendim bazı zamanlar insan hayatında gerçekten önemi çok büyük olan, ancak bu öneminin çoğu zaman farkında olmadığımız şeyler vardır. Bunlardan bir tanesi defterdir. Evet bildiğimiz defter.

Defter tarihine bakacak olursak -ki bence bakmayalım, çünkü aklım ilk tabletlere kadar gidiyor. Yine de insan düşünmeden edemiyor acaba ilk taş tabletlerden papirüs kağıdına geçince insanlar ne hissetmişlerdir diye.

Bence çok düşünmeye gerek yok, biz şu an bildiğimiz defter ile teknolojik tablet arasındaki(kıyaslanamaz ama) geçiş döneminde neler hissediyorsak, nasıl bir ağız açıklığıyla izliyorsak gelişmeleri mutluluk ve hevesle, onlar da öyle hissetmişlerdir, değil mi?

Taş tabletten dijital tablete uzun bir dönemin arasında kalmış "defter" denilen yüce nesne. Taş tabletlere büyüklük taslamamıştır eminim, hatta dijital tabletlere başı dik ve hasetten arınmış bir gözle baktığına da eminim. "Ben insanlık için vazifemi yaptım, hala da yapıyorum" dercesine gururla bakıyordur zamane dokunmatiklere.

"Defterin tarihi sürecinden bize ne" diyorsanız yazıyı okumayı burada bırakın derim, zira ben ilkokulda benim için defterin önemini hatırladım ve anlatmadan durur muyum?

Evet hepimizin ilk defteri aynıdır canım, hatırlayın sayfaların sağ alt köşeleri kırış buruştu, ellerimizle zor düzeltirdik. Ben genelde ütüyle düzeltip ardından ataçla tuttururdum düzgün dursunlar diye. Akşamları kırmızı kalem ve cetveli elimize alıp defterimizi soldan 2 cm içerden çizerdik. Kimisi üşenmez tüm defteri bi oturuşta çizerdi, ben ise sadece bir kaç sayfa, yarına hazırlık olsun diye. Pembe sarı kokulu silgilerin kokusu da hala burnuma gelir inanmazsınız, arı mayalı... Unutmak mümkün mü? Öhömm neyse konumuzdan sapmayalım, zira gözler de nemlenmeye başladı.

Sonrasında defterler bizim için "hatıra" anlamında çok önemli olmuştur. Bkz; Kokulu Hatıra Defterleri. Yine eminim hepimiz ortaokul döneminden itibaren lise yıllarına kadar cicili bicili defterler alıp, bir de oturup güzel güzel sorular hazırlayıp tüm sayfalara yazmışızdır arkadaşlarımız oraya hatıradan bişeyler bıraksın diye. "En sevdiğin hayvan, en sevdiğin arkadaşın vs.. tadında ömrübillah işimize yaramayacak gereksiz bilgilerle zaman öldürmüşüz bir de bundan mutluluk duymuşuzdur. Neyse işin içinde mutluluk varsa gerisi boş zaten:)

Daha sonra hatıra defteri bende yerini "günlüklere bırakmıştı. Lise 1'den beri günlük tutarım, şimdilerde çok önemli özel günlerimde yazıyorum o ayrı. İlk günlüğümü hiç unutmam, siyah deri kaplıydı. İlk sevgilimle doluydu defterin her bir yanı, hatta o kadar ki kokusu bile sinmişti deftere. Sonra ayrılınca tüm sayfaları tek tek yakmıştım ellerim titreyerek.

Ajandalar vardı bir de, bir türlü istikrarlı bir şekilde kullanımını sürdüremediğim onlarca şeyden biridir. Dünya bir hevesle ajanda edinip, ad soyad bilgileri ve 2-3 gün sonra yapılacak işleri, bir de en sevdiğim arkadaşlarımın doğum günü tarihleri yazıldıktan sonra bir daha açılmazdı kapağı doğru düzgün:) Aman ben de sanırsın iş kadınıyım, liselinin neyine ajanda. Hoş üniversite yıllarında da ajandalarla ilişkim aynı şekilde olmuştur. En son kullandığım ajandanın hikayesi hepsinden komiktir, ofiste boş bulup aldığım ama sonrasında onu her kullananın işten çıktığını öğrenmemle çöpe attığım bir ajandaydı:)

Üniversite yıllarımda matbaalarla çalışmaya başladıktan sonra, baskıdan artan kağıtlardan yapılma defterler kullanmaya başladım, saman kağıt, ince-kalın, küçük-büyük... Şimdiye kadar arwey defterler hariç deftere hiç para vermedim uzun zamandır.

Gelelim günümüze, şu an çekmeceler dahil masamda bulunan defter sayısı 7. Evet yedi. Yedi tane ayakkabım bile yok benim yaa:/ İkisi çizim, biri hesap kitap ve şifrelerimi yazdığım -unutkanım evet-, birisi günlük işleri not aldığım, bir-iki tanesi sıradan not defteri, bir diğeri ise kitaplardan alıntılarla dolu. Böyle şeyleri bilgisayara yazmayı tercih etmiyorum, eski alışkanlıkları bir çırpıda bırakamıyorum. Asıl önemlisi de defterin dokusu var kokusu var, yazarken kalemin çıkardığı sesi, klavyenin çıkardığı bu iğrenç sese tercih ederim. Dokusu kokusu ve kalemin elimdeki varlığı bile bana haz veriyor adeta:) Ne bileyim çok farklı benim için. Şu an en kral tablet hediye etseler -ki ben almam- yine de DEFTER derim, bu böyle biline...

Sizin defterle ilgili unutamadıklarınız neler? Ya da size yaşattıkları ve önemi? Hadi yazın lütfen;))

6 yorum:

  1. En kral tablet mi hımmm Ipad istemiyorsun demek. Ya Iphone4S :D

    YanıtlaSil
  2. Hmmm ben bu Adsızın kim olduğunu biliyorum galiba:)) bana iPhone 4S hediye etmek isteyen birisi;)
    Ona istemem diyen bir tanrı kulu olacağını sanmıyorum :)) Evet evet istiyorum:)

    YanıtlaSil
  3. defterleri ve yazmayı ben de severim.Özellikle kırtasiyeleri gezip kalemlere, defterlere ,kitaplara bakmayı...,

    YanıtlaSil
  4. Dur sayıyorum... 4 :) Çantamda 4 defter var. Biri kitap ve araştırma notları, biri günlük (evet bildiğin günlük:), biri tasarım notları, biri de çok sevgili Moleskine'im. Sendeki Arwey hayranlığı bende Moleskine olarak kendini tezahür ediyor:) Ben de kendi defterlerimi kendim yaptım çoğu zaman. Kapağından dikişine kadar hemde. Hala bırakamıyorum, hala en kral tabletim, bilgisayarım olsa önce oturur deftere çizerim ya da yazarım:)

    Defter tutkunu anlıyorum ve gönülden, tam destek veriyorum. Teknolojinin öldüremediği nadir şeylerden biri olarak da kayıtlara geçsin lütfen:)

    YanıtlaSil
  5. Benim defterle ilgili tek hatırladığım lisedeki ödevlerdi Esracım sonrasında hiç defter kullanmamaya çalıştım, bilgisayar adamıyım :P

    YanıtlaSil
  6. Kedicibaşı kırtasiyeler ayrı bir yazı konusu benim için, onu da bi ara ele alalım;))

    Cihan anlaşılan tasarımcı insan defterden vazgeçemiyor:) Moleskine defteri ben de seviyorum ancak hesaplı olanı tercih ediyorum aramızda kalsın :)

    Ata meslek gereği senin defter kullanman abes kaçar zaten bence:)Kolay gelsin bilgisayar adamı! ;))

    YanıtlaSil

Görüş bildirme şeysi

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...